Yılmaz Odabaşı Sözleri

Yılmaz Odabaşı Sözleri

Bu Yazımızda: Yılmaz Odabaşı Sözleri,Yılmaz Odabaşı Sözleri Facebook,Yılmaz Odabaşı Sözleri Sevgiliye,Yılmaz Odabaşı Sözleri Aşkıma,Yılmaz Odabaşı Sözleri 2016,Yılmaz Odabaşı Sözleri 2017,Yılmaz Odabaşı Sözleri Yeni,Yılmaz Odabaşı Sözleri İndir,Yılmaz Odabaşı Sözleri Paylaş bulacaksınız.

Yılmaz Odabaşı Sözleri

— Seni bana uzak kılan bu ıssız ve derin uçurumlar. Uçurumlar utansın!

— İstediğin kadar uzağa git! Hep aynı gökyüzünü paylaşacağız. . .

— Boşuna çırpınma gökyüzü: yurdum kadar ağlayamazsın.

— Gözümü bağlıyorlar; korkma sevgilim! gözümü, gönlümü değil. . .

— Bazen anılara en çok yakışan elbise, birkaç damla gözyaşıdır, unutma.

— Yurdum, biraz da Nazım Hikmet’tir. Yani tepeden tırnağa hasrettir.

— Sevemez herkes. Bir orman olmak gerekir sevmek için: Bak ki dünya çöllerin. . .

— Her insanda birden doğan, ama can çekişip ölemeyen yalnızlık.

— Böyle geçip giderken uzun zamanlar, kimleri unuttuk kimler kalanlar?

— Ve ben gittim yüreğimde kan gülleri, siz de o aşkın teninde dinamit sayın beni!

— Hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım; sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın.

— Herkes arar pembesini. Oysa kendinden ötesi yoktur; kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini.

— Kanmadım aynalara sana kandığım kadar, içimde bir boşluk sana yandığım kadar. . .

— Gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın, gittiğin yer bir uçurum kadar uzak.

— O dağlar uçurum oluyorlar; ölüyor ölüyorum da bu yaşamak bitmiyor.

— Yaşam yanıltmanın, insanlar yanılmanın ustası oldukça yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar.

— Gitti.. Kanatları yüreğimdeydi kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi yitirdim o aşkın kimliğini hükümsüzdür.

— Ya kederiydik kendimizin, ya bir halkın kaderi; ya şakağı ya şafağı bir halkın namlular çarmıhında!

— İyi ki bu düştesin, her sabah ışıyan güneştesin, iyi ki yoksuluz bulutlar gibi, soğuyan dünyada sımsıcak fırınlar gibi. . .

— Bir insana; ya benimle olur musun? denir, ya da benimle ölür müsün? İşte iki noktacık değiştirir anlamı.

— Ben seni hep ayrılıkla anmışım titreyen ellerimle günlerin buğusuna adını. Hep adını yazmışım.

— Deli sormuş deliye, aşk nedir diye? Deli gülmüş deliye, ben niye delirdim diye. . .

— Herkes kırılamaz, ipince bir dal olmak gerekir kırılmak için, ama dünya kütüklerin.

— Demiştim, gidip geniş bir bulut alalım. Çünkü yarın, gökyüzü üzerimde hep dikdörtgen kalacak. Yarın kalbimin ormanına küller yağacak.

— Eski bir aşk, yeni bir ayrılıktır her zaman. Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır; kimse bilmez be canım bir yara bir ömrü nasıl kanatır. . .

— Her ömür kendi gençliğinden vurulur.

— Biz şimdi ölsek; en fazla kahvede çaylar soğur.

— Herkesin bir kimsesi vardır ben bilmez miyim bir de kimsesizliği. . .

— Herkes bilir gitmesini. Bir zaman öğrenirsin gideni sırtından öpmesini.

— Bir mezar kaz üşüyen yalnızlığa, bir mezar, eskimiş ayrılığa. . .

— Ses hoyrat sevinç yılgın şakaklarım sonbahar. . .

— Siz orada kalabalık ve kabarık kalın, sağ olun, yalnızlık iyi, yalnızlık iyi.

— Her sonbahar, dökülen biraz da ömrümüzün yapraklarıdır.

— Yaslı bir kışa rehin düşse de günler, kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt; o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın.

— Aşkın kavgasını veremeyenler, hiçbir şeyin kavgasını veremezler! Aşkın özgürlüğünü yaşayan ve yaşatmayanlar ise, hiçbir özgürlüğü hak edemezler!

— Artık bu ayrılıklardan kalbim usandı bir gökyüzü, bir duvar, bir resmin kaldı oysa dünya ne geniş, koğuşum dardı bıraksalar martılarla randevum vardı.

— Ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni?

— Kısa bir öyküdür hayat, uğruna upuzun acılar çektiğimiz. Kısa bir türküdür, bir kez daha söylemek için delirdiğimiz. .

— Bir insana; ya benimle olur musun? Denir, ya da benimle ölür müsün? İşte iki noktacık değiştirir anlamı.

— Hayat hattında acemi tayfalardık. Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle; aşktan ikmale kaldık. . .

— Artık kim, sana nasıl ulaşır? Öyle bir serüven ki hayat karanlıkta Polyanna’ lar, ışıklarda palyaçolar dolaşır.

— Bu yüzden uğruna çok öldüğüm sabahlar, yaralıdır. Gençliğim darmadağın bir ilkyaz tufanıdır. Bu sevdayı kurda kuşa yedirtmem!

— Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım keşke senin adın yalnızlık olsaydı ve ben hep yalnız kalsaydım. . .

— Sen bir şeyler bilsen bildiğinden ben çıkarım, çocukluğuma dokunsan öksüz çıkarım, halkımı tanısan yurtsuz çıkarım.

— Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım; sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın.

— Sokakların gün batınca neden boşaldığını ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum. Konuşsam sessizlik gitsem ayrılık. . .

— Yıllar geçer, İdris’lerin kalplerindeki çocuklar daha ölüdür; düşleri hâlâ terasta, İdris’ ler ise zemin katta kiracı oturur.

— Önce sesini, sonra yankısını çaldırdın şu beton ormanında. Kal orda!artık hiçbir şeyden kurtulamazsın.ıslanmışsın bir kere oğlum, yaş gününde kuruyamazsın.

— Gözlerini sil ve bu sevda kadar koyu bir çay tutuştur ellerime yok, gitme! Gitme, sen gidince sevmek yüreğimde düğümleniyor özlemeyi yutkunuyorum. . .

— Ben iki şeyin apansız geldiğine inanırım: aşk ve ölüm. . . İkisi de geldiğinde git diyemezsiniz. İkisinin de önemi ve büyüklüğü, belki de geldiklerinde git diyemediğimiz içindir.

— Evlerin çatıları, kapıları ve perdeleri, sevinçleri, coşkuları olduğu kadar acıları ve yoksullukları da örtüyor. O örtülü kapıların, perdelerin ardında herkes kendi cennetini ya da kıyametini yaşıyor.

— Ve eski gülü sula, kanı yıka, toprağı öp, yolu geç; ağıdı, ölümü geç suları, şarapları, saltanatları. . . Vardığın yerlerde yine cüzzamlı bir çağ göreceksin! Zemherilerde öğüttükçe şarkılarını, kendini yeniden, yeniden keşfedeceksin!

— Eskiyim, yorgunum sevgilim; eskimiş, aşınmış kalbim. Gül biraz gül ve beni akla! Yoksa nasıl çıkarım bu şarkılara, bu kitaplara; yoksa nasıl yoksa ışıklı, rüzgarlı kapılara?

— Yıllar geçince daha iyi anladım ki, aşkın kavgasını veremeyenler, hiçbir şeyin kavgasını veremezler; aşkın özgürlüğünü yaşamayan ve yaşatmayanlar ise hiçbir özgürlüğü hak edemezler.

— Düşlerimi, coşkularımı iğdiş etmeye çalışmamı, yani bir bayrak direği gibi çakıldığım yerde öylece kalmamı “istikrar olarak tanımlıyorlardı. Belki onlar, hep aşılmaz sandıkları duvarların önünde yaşamaya inanıyorlardı. . .

— Yitirdiğin her şeyde, kazandığın birşey vardır, kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin. Hayat karşına nasıl çıkarsa çıksın, vazgeçme ve unutma: senin hayallerin olmazsa, başka birinin hayali olamazsın asla.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
2024-08-11 21:01:20
Oçmete: wery good..
2023-12-07 17:16:32
2023-12-07 17:16:06