George Orwell Sözleri Kimdir George Orwell ?
Yazarın gerçek adı Eric Arthur Blair’dir.İngiliz bir memurun çocuğu olan George Orwell 25 Haziran 1903 tarihinde babasının görevi gereği ailesinin bulunduğu Hindistan’da doğmuştur. Kız kardeşinin doğumundan sonra annesi ile İngiltere’ye dönen yazar, babasını Hindistan’da bırakmıştır ve onu ara sıra ziyaret etmiştir. George Orwell, ilk edebi eserini 11 yaşlarında yerel bir gazetede yayımlamıştır. George Orwell, 1933 yılında ilk olarak “Paris ve Londra’da Beş Parasız” adlı kitabını yayımlamıştır. Orwell, en çok bilinen iki distopik romanıyla tanınmaktadır: “1984” ve “Hayvan Çiftliği”.Orwell, Hayvan Çiftliği’nde Sovyetler Birliği’ni ve diğer totariter rejimleri alegorilerle eleştirmiştir.Yazar, 1984’ü yazarken ilk distopik roman örneği olan Rus yazar Yevgeni Zamyatin’in “Biz” adlı kitabından ilham almıştır.Hayvan Çiftliği kitabı yazara büyük beğeni ve maddi imkân sağlamıştır. Bir diğer eseri olan 1984 isimli kitabı yazar için daha büyük bir başarı getirmiştir; fakat yazar, tüberkülozun son evrelerinde olduğu için bu başarısının tadını çıkartamamıştır ve 1950 yılında hayata gözlerini yummuştur.
George Orwell Sözleri sayfamızda sizler için En Güzel Anlamlı George Orwell Sözlerini hazırladık.George Orwell Sözleri Sayfamızdaki Anlamlı George Orwell Sözlerini dilediğiniz gibi sosyal medyada Facebook,Twitter,İnstagramda paylaşabilirsiniz.
Bu Yazımızda:George Orwell Sözleri,George Orwell Sözleri Anlamlı,George Orwell Sözleri Facebook,George Orwell Sözleri 2020,George Orwell Sözleri 2019,George Orwell Sözleri Kısa,George Orwell Sözleri Twitter,George Orwell Sözleri İnstagram,George Orwell Sözleri Etkileyici,George Orwell Sözleri İndir,George Orwell Sözleri Paylaş bulacaksınız.
Paris ve Londra’da Beş Parasız
Burma Günleri
Papazın Kızı
Zambak Solmasın
Wigan İskelesi Yolu
Katalonya’ya Selam
Aspidistra
Daralma
Hayvan Çiftliği
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
Acının karşısında kahramanlık olmaz.
Eşitliğin olduğu yerde akıl ağır basabilirdi.
Deli dedikleri şey tek kişilik bir azınlıktı belki de.
Bize duymak istediklerimizi söyleyen kitapları severiz.
Belki de insan sevilmekten çok, anlaşılmayı istiyordu.
En iyi kitaplar; bize bilmediklerimizi söyleyenlerdir.
Belki de insan sevilmekten çok, anlaşılmayı istiyordu.
Bütün insanlar düşmandır. Bütün hayvanlar yoldaştır.
Doğru sözler paylaşıldıkça, doğru düşünceler artar.
Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır.
Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.
Ben, toplumun kötülük yapmak istediği halde iyilik yapan bölümündenim.
Politik dil yalanları gerçekmiş gibi, cinayeti saygın göstermek için tasarlanmıştır.
Önemli olan yaşamak değildir. Başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir.
Sanatın politikayla hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur.
Zekilik kadar aptallık da gerekliydi. Ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.
Bilinçleninceye dek baş kaldırmayacaklar, baş kaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenmeyecekler.
Bazı şeyler geri gelmiyordu, insan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.
Saflıktan tiksiniyorum, iyilikten tiksiniyorum! Erdem diye bir olmasın istiyorum. Herkes dipten doruğa yozlaşsın istiyorum.
Bütün kitaplar eşittir; ama bazı kitaplar öbürlerinden daha eşittir.
Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi.
Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.
Her siyasi kuram kendine ne ad takarsa taksın, hiyerarşiye ve baskıya dönüş yapmıştır.
İyi yazamıyorsan, iyi düşünemezsin; iyi düşünemiyorsan başkaları senin yerine düşünür.
Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık, bilinçsizliktir.
Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanların zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi?
Ne okumak istediysem onu okudum ve onlardan, bana okulda öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim.
Milliyetçi, kendi tarafınca girişilen katliama karşı çıkmamakla kalmaz, ayrıca bunları hiç duymamak gibi müthiş bir yeteneğe de sahiptir.
İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez.
Tüm sorunlarımızın yanıtı burada. Tek bir sözcükte özetlenebilir: İnsan.
Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.
Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır; gerisi halkla ilişkilerdir.
Biz düşmanlarımızı yok etmek için uğraşmayız, onları değiştiririz. Bilmem, anlatabiliyor muyum?
Oynadığınız bu oyunda, kazanmak söz konusu değil. Ama bazı yenilgiler ötekilerden daha iyidir.
İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca mutluluğa ulaşabilir.
Sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.
Şunu da unutmayın ki, insana karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz. Onu alt ettiğimiz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını benimsemeye kalkmayın.
İnsan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.
Belki de, insanların ancak açlık sınırlarına yaklaştıkları zamanlarda söyleyecek şarkıları oluyordu.
Ustaya sormuşlar; her şeyi kaybettik ne yapacağız? Üstat cevap vermiş; çay koy, yeniden başlayacağız.
Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir.
Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Zulüm ve işkenceye kıllarını kıpırdatmadan seyirci kalan eğitimli kişiler; körlükleriyle mi aşağılıktır, yoksa vicdanlarıyla mı, bilinmez.
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en ince ayrıntısına dek ortaya çıkabilirler ama gönlünüzün derinliğine, işleyişine, sizin bile bilmediğiniz o yere el uzatamazlar.
Bu isyanın ne zaman başlayacağını bilmiyorum, bir hafta sonra da başlayabilir, yüz yıl sonra da, ama şu ayaklarımın altında gördüğüm samanlar kadar emin olduğum bir şey var: Er geç adalet yerini bulacak.
İnsan ile hayvanların ortak çıkarı vardır, birinin dirliği öbürlerinin de dirliğidir, diyen çıkabilir. Onlara sakın kulak asmayın. Hepsi yalan. İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez.”
İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Artık saf aşık ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti. Kucaklaşmaları bir savaş, orgazmlarıysa bir zafer olmuştu. Bu, partiye indirilmiş bir darbeydi. Sevişmek siyasal bir eylemdi.