Yılmaz Güney Sözleri sayfamızda sizler için En Yılmaz Güney Sözlerini hazırladık.Sayfadaki Yılmaz Güney Sözlerini dilediğiniz gibi sosyal medyada Facebook,Twitter,İnstagramda paylaşabilirsiniz.
İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter.
Damla damla sevgili. Bir gün akıp gideceğiz hayata. Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur. Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Bizim parasızlıktan kesemediğimiz sakalımız serseriye moda olmuş.
Hayatın iyi, uslu bir seyircisi olmaktansa hayatın içinde başarısız bir adam olmak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi olmaktansa, kötü bir boksör olmayı göze almak daha iyidir.
Babam dünyanın en güçlü adamıydı. Bir ekmeği hepimize bölebiliyordu.
İnsanları taş duvarlar, demir parmaklıklar arasında terbiye etmeyi, onların düşüncelerini önlemeyi düşünen anlayış yıkılacaktır.
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin. Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan.
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili.
Teller büyük evleri korurmuş, köpeklerde büyük adamları.
Pardösüsü olanlar kışı özlerdi. Ekmeği olanlar akşamı, uykusu olanlar geceyi beklerdi. Ölüm beni çağırıyor.
Arkadaşlar! Dışarı da bir şeyler oluyor farkında mısınız? Uykuda olanları sarsın, uyandırın. Herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir. Karanlıkta ne yapacaksınız?
Benim acıya verecek bir şeyim kalmadı. Mutluluktan alacaklıyım.
Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerle dans ederken, ben her gün Azrail’le dans ediyordum!
Bir çayın şekersizine bir de insanın şerefsizine alışamadım gitti.
Dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye.
Güzellik bir bütünün sonucudur. Bunun için kolay görülmez, kolay varılmaz, kolay anlaşılmaz.
Ülkemden ayrılışım, özgür olmak, yaşamak istediğimden ötürü değil, özgürlük ve demokrasi kavgasına daha etkin ve aktif bir biçimde katılabilmek içindir.
Zulme dayalı tüm saltanatlar yıkılacaktır! Sen babanın oğluysan bende Allah’ın kuluyum.
Faşizm hangi ülkede olursa olsun, sadece o ülkenin işçisine ve halkına değil, tüm dünya işçilerine ve halkına karşıdır.
Hadi takas edelim bir şeylerimizi. Mesela gülüşünden ver ömrümden al.
Gülümsüyorum! Çünkü biliyorum ki; gülümsemek dostlarıma karşı sunduğum en iyi ikram, düşmanlarıma karşı en asil darbedir.
Daha önce acı çekmiş biriyle birlikte olun! Çünkü onlar mutluluğun değerini iyi bilirler.
Hayatı kendim için yaşamıyorum! Ve korkmuyorum hiçbir şeyden. Başıma gelecekleri de biliyorum. Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü.
En zor en imkânsız zamanda dahi başarıya gitmenin tek yolu çalışmaktır.
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
İdam sehpasında bir mahkûm yaşamayı ne kadar çok istiyorsa; ben de seni o kadar çok seviyorum.
Sevgili, yetmiyor “sevgili” sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben “sevgili” derken neler düşünüyorum bilsen.
Sorunun esası şudur; ya devrim yolunu seçeceğiz ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boğun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir.
Kızdığım zaman değil, sustuğum zaman bitmiştir.
Biz hep gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Dağlarımız, ovalarımız, ırmaklarımız bizi bekliyor. Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmeyi tercih ederim.
Bir köpeğin dostluğu, bir dostun köpekliğinden iyidir.
Baylar, korkunuzu, telaşınızı anlıyoruz. Bugün otlandığınız toprakları, fabrikaları madenleri korumak için her türlü vahşete hazırsınız. Ama bilmelisiniz ki, korkunun ecele faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi haklı davamızdan caydıramayacaktır.
İçimi yalayıp geçen hüzün geride mutlu düşler bırakıyor sevgili.
Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa o toplum, için için çürümeye başlar.
Biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını, lâkin aç idik, yedik karanfil parasını.
Ben en azından katilimi tanıyorum. Fakat sen bir gün sevilmediğin bir yürekte, kim vurdu ya gideceksin.
Adam olmak bir grubu dahil olmak değil; bir duruşa sahip olmaktır.
Unutmak zaman ister demiştim, yanılmışım. Zaman değil yürek istiyormuş. O da sende kaldı.
Kimin gerçeği olursan ol artık benim hayalim bile değilsin.
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır.
Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlüğü yaşadın mı? Bir garibanın elinden tutup da hiç kadere rest çektin mi?
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk.
Ben kimsenin canını yakmadım; onlar benim ateş olduğumu bile bile geldiler.
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık.
Bazıları çok fakir. . . Düşünsenize, sadece paraları var.
Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık. Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık.
Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki paran bittiğinde şerefin de bitmesin.
Geride kalan tek şey yüreğim. Sahip bile çıkamıyorum artık ona! Baksana almış başını gitmiş sana.