Özdemir Asaf Sözleri

Özdemir Asaf Sözleri

Özdemir Asaf Sözleri, Özdemir Asaf Sözleri Kısa, Özdemir Asaf Sözleri 2015, Özdemir Asaf Sözleri Facebook, Özdemir Asaf Sözleri Twitter, Özdemir Asaf Sözleri Whatsapp, Özdemir Asaf Sözleri instagram, Özdemir Asaf Sözleri, En Güzel Özdemir Asaf Sözleri Kısa, Özdemir Asafin En Güzel Sözleri 2015, Özdemir Asafin En Güzel Sözleri Facebook, En Güzel Özdemir Asaf Sözleri Twitter, Özdemir Asafin En Güzel Sözleri Whatsapp, Özdemir Asafin En Güzel Sözleri , En Güzel Özdemir Asaf Sözleri instagram

Özdemir Asaf Sözleri

Ben sevmekten hiç borçlu çıkmadım.

Dost gerçekleri. Düşman işine geleni. Deli ağzına geleni. Aşık içinden geçeni söylermiş.

Seni, sensiz de sevebiliyorum.

Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu! Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu.

Bir gün benden şikâyet ettiğin ne varsa, özleyeceksin!

Yanına kadar koştuktan sonra, Bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.

Boşuna yorulma gönül, sadece sevmek yetmiyor.

Bir kadının alnı dudaklarından daha değerlidir. Çünkü dudaklarından dökülecek olan ‘seni seviyorum’ sözü, önceden alnına yazılmıştır…

Ağzında yalan varken konuşma!

Son isteğin nedir? Sorusu çok çok kolaydır, ilk isteğin nedir? Sorusundan. Çünkü o soruyu kimse kimseye soramadı korkusundan.

Gelmen bir iyiliktir diyecektim. Kapıyı hep başkaları açtı.

Beni benden çıkardınız beni benden aldınız. Göz görmeye görmeye bir uzağa bıraktınız. Kendime dönmeye artık çok geç.

Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, sersem. Beni seni beklerken ölmem ki. Beklersem.

Konuşmak susmanın kokusudur. Ya sus-git, ya konuş-gel, ortalarda kalma. Yalan korkaklığın tortusudur. Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.

İmkânsızları yaşamak mıdır sevmek, yoksa severken imkânsız mıdır yaşayabilmek?

Küçükken hayvanlarla konuşabilsem ne ilginç olurdu diye düşünürdüm. Meğer yıllardır iletişim kurabildiğim bir sürü hayvan varmış.

Benim sevdam ulu çam gibidir. Ne güzde yaprak döker, nede kışta boyun büker.

Tutkuların evinde savaş kırıkları var; kül olmuş bir bütünün yonga yanıkları var. Eski özlemlilerin yeni bahçelerinde, anı kuyularının suskun çığlıkları var.

Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.

Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor. Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben. Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz, kimseye sezdirmeden.

Söylenemiyor çok şey, susmadan.

Yaşamak, ilkin sevgi ile sevmek ile başlar, doğumla, doğmakla değil. Yaşam da sevgisizlikle biter, ölümle, ölmekle değil…

Beni bundan böyle beklese beklese hüzün bekler çağırsa çağırsa hüzün.

Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum. Söndürmek istedikçe sana yanıyorum. Yenildim işte! Yine de seviyorum.

Sakladığın kendini böldün iki yarıma; iki kez yaralandın bir yarım yara için.

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Bu yılan doğadaki yılandır, toplumdaki değil. Yanlış anlaşılıyor.

Artık benim mutluluk denen bir kavramım olmayacak. Daha mutsuz olmamak için.

Ne zaman nereye gitmedimse, hiç kimseyi de incitmesem de, konular birikti kendiliğinden; ben ne kadar biriktirmesem de.

Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır. Harcayacaksın!

Ağlamak unutmak kadar kolaydır inan… Sevin ağlayabiliyorsan. Sevin ağlıyorsan… Gül ağlayabiliyorum diye, gül ağlıyorum ağlıyorum diye sana bir şey yapamam ağlayamıyorsan!

Bekle dedi gitti; ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.

Kadınları sevmek bir kadına haksızlık etmek demektir. Bir kadını sevmek kadınlara haksızlık etmek demektir.

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Seni büyük buldum, anladım, seni güzel buldum, korudum, seni küçük buldum, uyardım, seni yakın buldum, uyudum, biri yanlış idi, unuttum.

İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri, yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?

Dün yağmur yağacaktı, gün döndü, yarın yağdı, bugün dindi. Ağlayacaktı. Kim anlayacaktı.

Benim en sevdiğim söz, senden duyduğum bendir.

Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir. Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir. Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir. Yalnız ben biliyorsam bu aşktır. Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.

Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.

İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde. Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde karalarda koşanlar durup bana baktılar. Ben de gittim sığınacağım adaları birer birer batırdım.

Beni öyle bir yalana inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu.

İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler, gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar. Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.

Yalnızlık paylaşılmaz paylaşılsaydı yalnızlık olmazdı.

Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek… Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek… Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek… Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek…

Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek.

Düşümde aşk ile karşılaştım. İnsanı arıyordu. Uyandım, insan ile karşılaştım. Aşkı arıyordu.

Mutlu edemeyeceksen meşgul de etmeyeceksin.

Bir anda her şeyden vazgeçip gitmek kolaydır nasılsa; ama marifet değil. Aşk gitmekten vazgeçip sevmektir aslında.

Tek kişilik miydi ki bu şehir, sen gidince bomboş kaldı.

İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler, gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar.

Çok ayrılık içtim ben kalbim güzel hani.

Yanına kadar koştuktan sonra bir adım daha atamayacaksan eğer, oraya kadar sakın koşma. Sana değil bekleyene yazık olur.

Oysa ne çok ağladım ben tek damla yaş dökmeden.

“Geleceğim bekle” dedi. Ben beklemedim. O da gelmedi. Ölüm gibi bir şeydi. Ama kimse ölmedi.

Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim.

Benimle ömür geçer mi ki dedim. Senle geçirmeye ömür yeter mi? Dedi. İşte bu bana bir ömür yetti.

Sil ağzının kenarını, yine gülüşünden cennet akıyor…

Ne cenneti merak ediyorum ne de cehennemi. Çünkü ben annemi gülerken de gördüm ağlarken de…

İki seçeneğin var; ya kal, ya gitme!

Uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben. Bir yere gidiyorum, delicesine. Aklımda sen.

Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı; ben ölürdüm.

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Sus be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi; susta bilmesin özlendiğini.

Biri yükseğe çıkmaya görsün. Herkes de bir analık duygusu belirir. Çok çıkma, düşersin dercesine bakarlar. Bunu acınma sanarak inmiş çok kimseler vardır.

Gelmeyecek bir gideni, olmayacak bir nedeni beklediniz mi?

Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu… Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.

İnsanı bedenen ameliyat etmek için bayıltmak gerekir, ruhen ameliyat etmek içinse ayıltmak.

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç. Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar ikimize yetmez…

Bakarken kıyamamak mı, yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk?

İnsan parasını kaybedince fakir, özgürlüğünü kaybedince esir, aşkını kaybedince şair olurmuş.

Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum.

Kendini bir şeye bölmesini bil, bilmezsen, bir şeyi bilmesini bil, onu da bilmezsen, anlatıyorum, olan oluvermez, ölmesini bil.

Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu! Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu.

Tek kişilik miydi ki bu şehir? Sen gidince bomboş kaldı.

Adının üstüne anılar koyma sen mezar değilsin. Anılar adının ardından gelsin sen duvar değilsin…

Ne para istiyorum ne de pul. Tek bir istediğim var, o da yalansız bir kul.

Ölebilirim bu genç yaşımda, en güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda, sevgilim, seni bir akşamüstü düşündürebilirim.

Bekle deseydin, gelmeyeceğini bilsem bile beklerdim.

Ne an yaklaştımsa ittiniz ve ne zaman geldimse gittiniz. Siz hep büyük ve önce idiniz gerçekten öyle oldu önce siz bittiniz.

Makyajı akıyor farkının; herkesleşiyorsun…

Sırtımızı yaslayıp uyuduğumuz taşları mı atacaklar kafamıza; taş kalpleri taç yaptık diye başımıza.

Ben gülüşüne öldüm, o ölüşüme güldü. Farklıydık işte.

Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.

Beni yokluğunla savaştırma, kaybederim!

Unutsun beni demişsin, bu bana imkânsız geliyor. Çünkü unutmam için önce seni hatırlamam gerekiyor.

Kendine gel! Seni orada bekliyorum.

Sana bir şiirler olmuş sevgilim. Yüzün gözün söz içinde. Hangi imla kitabına baksam, ben den ayrı yazılıyorsun.

Herkes fazlasıyla sevmiş, ben eksikleriyle de sevdim oysa.

Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep yeniden başlamak isterim.

İnsansız adalet olmaz… Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu? Ama olmaz olsun.

Mutluluğun gözü kördür, yalnızlık sağır. Ondandır biri tökezleyerek yürür, öbürü uykusunda bile bağırır.

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.

Önce büyük büyük düşündüm sonra büyük büyük yaşadım ne varsa onlar aldı şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM