Sayfa İçeriği:
Whatsapp Sözleri, Whatsapp Sözleri Kısa, Whatsapp Sözleri 201, Whatsapp Sözleri Facebook, Whatsapp Sözleri Twitter, Whatsapp Sözleri Whatsapp
En Güzel Whatsapp Sözleri Kısa, En Güzel Whatsapp Sözleri Facebook, En Güzel Whatsapp Sözleri Whatsapp, En Güzel Whatsapp Sözleri instagram, En Güzel Whatsapp Sözleri 2016
Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.
Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.
İntihar köprüsü gibiyim bu günlerde, gözümden de, gönlümden de düşen düşene.
Susmak kabullenmek değil, cevaptır. Eğer insan kısa cümleler kuruyorsa, uzun yorgunlukları vardır.
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey, değmeyenlere yüreğimin değmiş olmasıdır.
Sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Evet. Seni seviyorum.
Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.
Aslında Türkçe’m çok iyidir. Ama bazen anlamıyorum seni. ‘Git’ ne demek?
Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.
Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.
Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgâr. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.
Otopsi istiyorum hayallerime, kurduğum düşler eceliyle ölmüş olamazlar…
Oysa defalarca sormuşlardı, büyüyünce ne olacaksın diye; “mutlu” diyemedik; çünkü çocuktuk; akıl edemedik…
Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.
Keşke tanımasaydım’ dediğim hiç kimse olmadı benim. ‘Keşke beni tanımasına izin vermeseydim’ dediklerim oldu…
Ne var yani, benim de özel güçlerim var; mesela bazı insanları gözümde büyütebiliyorum…
Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp birazını da bu zamanlara saklasaydım. Lazım oluyor arada.
Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.
Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum.Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor.
Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.
Sana muhtaç olduğum şu anda gel, yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.
Zaman bütün hayallerimize ağzımın payını verdi.
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir. Şimdi gelsen de bir, gelmesen de.
Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün ah’ım” yok sana…
Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.
Aşk kutsaldır. Kirli gönüllerde yuva yapmaz.
Aşk namaz kılmaya benzer. Niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz…
Ölürsem beni yârimin kalbine gömün. Mekânım cennet olsun.
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.
Yüzüme okunmuş bir dua gibisin sevgilim. Çok şükür bugün de aşığım sana.
Gözlerin kör bir kuyu. Yusuf olası geliyor insanın.
Kalbimi sana emanet etsem korur musun? Dilimin ucundaki cennet sevdamın sonundaki ‘ömrüm’ olur musun?
Gözlerinin ‘Kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘Sen’de kalayım…
Sevdan üflendi bir kere vakit aşk-ı kıyamet. Sen kopuyorsun yüreğimde; gönlüm gönlüne emanet.
Kolunu ısırıp saat yapıp bu saatten sonra benimsin diyesim var.
Kafanı yastığa her koyduğunda aklına geliyorsa, ya kimsede görmediğin mutluluğu tattırmış ya da çok derin yaralar bırakmıştır.
Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.
Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Hâlet-i ruhaniyem’dir kelâm ettiğim lisân! Ya o’nadır, ya O’nunla O’lana, ya Aşk’adır, ya da Aşk’la yanana!
Seni sevmek ibadetim ama sevemem cenabetim…
Aşkım ben çok mu şişmanım? Şuradan kendine 2 sandalye çek anlatıyım…
Gökyüzünde bir yıldız olsaydım ilk sana kayardım…
Bende duran zaman sende nasıl geçiyor?
“UNUT” demekten daha büyük bir küfür yoktur benim yüreğimin lügatinde…
Beni unutarak değil, severek bağışla.
Sırf seninle diğer tarafta karşılaşmamak için, helal ediyorum hakkımı…
Galiba ben bu aşkta iyi halden müebbet yedim.
Bunlar da geçecek şüphesiz. Seni unutmama kaç yüzyıl kaldı ki…
Önceden altını çizdiklerimin şimdi üstünü çiziyorum…
Ancak yaradan dener kulunu, insan insanı denerse kalp hüküm giyer…
Karantinaya aldım yarınımı. Kimse giremeyecek…
Hayatın her cilvesine alıştım. Yalnız senin yokluğuna alışamadım…
Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk…
Bizimkisi bir aşk hikâyesi değildi, bizimkisi aşktı gerisi hikâyeydi.
Ne kadar sarılırsan sarıl bıraktığın an özlersin…
Kaç lisan bilirsen bil; terk edilmeyi, yüreğine tercüme edemeyeceksin.
Yeni bir durum yok canım her şey aynı…
Farklıyız işte… Sen gül’ü severdin. Ben gülüşünü sevgili…
İçimde ölen biri var…
Ne kadar seni yazmaya kalksam, aklımdaki seni mısralara sığdıramıyorum…
Bu yalnızlık benim ilişmeyin…
Ben istemem öyle, iki günlük sevgi, yüreğin varsa bir ömür sev beni.
Üzülme ne olur, bugünler dün olur…
Ne kadar seviyorsun dersen; o kadar işte. Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin…
Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var…
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki…
Bazı insanlara verdiğim değeri geri almak istiyorum…
Keşke bazı insanlar için ‘imalat hatası var, geri topluyoruz’ deseler…
Sen bana gel desen ben kavimler göçüyüm…
Akıllı telefonmuş. Karşı taraf aptal olunca, telefon akıllı olsa bile işe yaramıyor.
Her şey senin, senin için…
Yanıltmasın seni melek bakışlar bazılarını şeytan bile ayakta alkışlar…
Edebiyat yapma! Felsefe yapma! Caz yapma!Artistik yapma! Bu ülkede kültür ve sanatın bu kadar geliştiğine şükretmek lazım…
Neskafe bile üçü bir arada biz hala yalnızız…
Tıraştan önce kafadaki stil Murat Boz ama sonuç yine İsmail Türüt…
Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin…
Buzlu votka; akciğere, buzlu rakı; karaciğere, buzlu viski; kalbe zarar verir. Özet: buz sağlığa zararlıdır…
Ferdimi anlatacak kadar arabesk biliyorum…
Aslında Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biriyim ama bayağı bir saymanız lazım…
Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık onlar müsait bir yerde indiler…
Aşk döngüsü: saygı duruşu, cicim ayı, mucuk ayı, trip ayı, boynuz ayı, alkol ayı, ayı oğlu ayı, İstiklal Marşı ve kapanış…
Peşimden gelme ben de kayboldum…
Biri var. Onu unutmamam gerektiğini çok iyi biliyorum. Fakat kimi unutmamam gerektiğini bir türlü hatırlayamıyorum…
Koyamadım hayatımı bir biçime, koyayım böyle hayatın içine…
Denildiği kadar okumayan bir toplum değiliz. Erkekler bildiğini okuyor, kadınlarda onların canına okuyor…
Beni Türk kebapçılarına emanet edin…
Benzinin 5 TL olduğu bir ülkede istasyon görevlisine neden pompacı dendiğini şimdi daha iyi anlıyorum…
Âlem kaşar olmuş tost yapan yok…
Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek…
Bir sana, bir de sabah uykusuna hastayım…
Ben bardak kırsam sakarım, annem kırsa nazar. Babam kırsa o bardağın orda ne işi var…
Ben evde göbek besliyorum…
Eve tok gelirim, annem niye dışarıda yedin der. Aç gelirim, evde yemek yok der. Evden kaçmam yakındır…
Neyim olursan ol da hayal kırıklığım olma. Orası çok kalabalık, tanıyamam seni.
Lafın bile gelişi var, sen hala neredesin?
Her şeyi boş verdim, boş verdiklerimin arasına hoş geldin…
Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil…
Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi benim yolum “son durak” seninkisi “müsait bir yer’di…
Tek kişilik miydi bu şehir, sen gidince bomboş kaldı…
Hadi takas edelim bir şeylerimizi… Mesela gülüşünden ver ömrümden al…
Her konuşmak isteyişinde, ona bakıp susmaktır aşk…
Kalbime söyleyemedim gittiğini, seni halen benimle biliyor…
Yalnızlığım; hayatımın tek sırdaşı…
“Gitmek” sadece bir eylemdir. “Unutmak” ise kocaman bir devrim…
Oluruna bıraktım seni; olmazların bende kaldı…
Karla karışık ‘âşk’ yağıyor bugünlerde ve bana ‘dolu dolu’ ‘sen’ düşüyorsun…
Elveda dercesine bakan gözlerine eyvallah çeker giderim…
Bilgisayarımda hiç dinlemediğim şarkı gibisin, silmeye de kıyamıyorum.