Kasımda aşk başkadır.
Kasım’da açan çiçektir aşk.
Kasım geldi ve sen hâlâ yoksun
Kasım’da aşk falan yok. Çay var içerseniz.
Gönül bir güzellik beklemiyor Kasım’da.
Kasım’da sevginin en saf halini yaşar sevgililer.
Kasımda ne çok yağmur yağıyor değil mi gözlerden…
Belki unuturuz onu, tüm kasımdan kalma çiçekler gibi…
Kasım’da aşk bahane ömürden bahar geçti… (Taladro)
Kasım’da sevginin en saf halini yaşar sevgililer.
Aylardan Kasım, yüreklerde hasım zamanı olmuş.
Yine aylardan kasım. Sanki sende kaldı bir yanım.
Kasım sevgilerin kalplerde hissedildiği aylardandır.
Aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan. Bahaneydi sonbahar.
Kasım’da ne aşk var ne mutlu sonlar. Buz gibi yalnızlık var.
Kasım diyorum. Eylül’e veya Ekim’e benzemez. Her şeyi bambaşkadır…
Geçti koskoca sene insanlığı bir dene niye bakman gidene geçti işte sonbahar.
Soldu tek tek yapraklar suya doysun topraklar canlı rızık araklar geldi işte sonbahar.
Gelmez ise sonbahar niye yağsın beyaz kar mevsimler bir bir akar geldi işte sonbahar.
Herkes Eylül’de geldi sen Kasım’da gel. Varsın geç olsun ama sev beni…
Sadece kasım ayı sert geçiyor, yoksa hasta falan olmazdık gülüşlere seslere falan…
Sonbahar seninle birlikte son bulur, Kasım adında bir sevgim var sıcak tutacak yürek arıyor.
Kalan mı bizdik, giden mi? Bilinmezdi… Kasım rüzgârda bir yapraktı…
Yine aylardan kasım sanki sende kaldı bir yarım. Her nefesim her ânım sanadır canım.
Hava soğudu, Kasım’ın son günleri. Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum. (
Kasımın son mısralarındayız, günlerden ne bilmiyorum; ama ben bugün de seviyorum seni.
Bakma aylardan Kasım, mevsimlerden sonbahar olduğuna. Sen ne zaman istersen çık gel! Benim kapım sana her zaman Aralık sana.
Seni seviyorum, seni kasımda da seviyorum haziranda da, soğukta da sıcakta da, aydınlıkta veya karanlıkta, yağmurda, karda, kışta, yazda seni seviyorum!
Eğer kendimi bıraksam, yağmur olabilirdim yağardım. Kasım’da bir çınar olurdum, yaprak yaprak dökülürdüm. Kalbimi sıkı tutmasam. Attila İlhan
Soğuk bir kasım günü artık secdeye kapanan bir ağaç, konuşan bir ırmak kalmadığını ve dahi gidecek hiçbir yer olmadığını fark ettiğinde mi oldu bütün bunlar?
Temmuz geçti, Ağustos’da sıcak diye gelmedin, Eylül sana uğramadı bile, Ekim desen bitti zaten, biliyorum Kasım’da da gelmeyeceksin…
Bekledim seni gelirsin diye bir sonbahar şarkısı söylersin diye bir sıcak tebessüm beklerken senden sonbahar rüzgarı aşkımı senden aldı da gitti.
Kasım veda ayıdır. Geçmişe veda, geride kalan tüm mevsimlere elveda. Mevsimsizdir. İçinde yaz da vardır, bahar da… Oysa sonbahar ayıdır. Kafaları karıştırmakta o yüzden ustadır…
Bugünlerde içimi saran bir hüzün var. Yakınlarda 10 Kasım! Yüreğimin köşesindeki acı, hiç dinmeyecek. Yas değil bu. Ben, bir 10 Kasım günü, asla yas tutmadım, tutmayacağım da…
Aşkın Ekim’i Kasım’ı olma ki. Ilık bir Ekim sabahında, ayaz bir Şubat akşamında ya da Temmuz güneşinde sevemez miyim seni? Severim, hem de çok.
Aylardan kasım, ben de hep soğuk havaları sevmişimdir. Yün patikleri, odun kokusunu. Seni de sevmişimdir. Başlı başına bir cinayet sebebidir halbuki seni sevmek. Ben şaşırıp daha çok kendime kıymışımdır.
Ah Kasım. Sonbaharın bitişi. Kışın bitişiği. Sert rüzgarlar, üşüten yağmurlar. Beni hasta etmeye en yakın mevsim. Ağaçlar çıplak. Yüzler mutsuz. Yapraklar Ankara asfaltını öperken, üşüyerek beklenen tıka basa otobüsler. Kasım elleri üşütür bir eldiven seni ısıtamaz. Ama başka bir el ısıtır. O yüzden ay kasımsa ve bir nedenin varsa… kasım sana teğet geçer…
Ne kadar sönük ve karanlıktır Kasım günleri.Aylak pus yükselir sarmalanmış akşamdaVe şimdi, sabah sessiz, saklanır duman ve sis içinde
Kasım yalnızlık ayıdır; insan en çok Kasım’da yalnız olduğunu hisseder. Günler kısalmaya başladığında yalnız akşamlar daha bir basar insanın üzerine.