İsyan Sözleri,Hayata İsyan Sözleri sayfamızda sizler için En Güzel En Duygusal ve Anlamlı İsyan Sözlerini hazırladık.İsyan Sözleri,Hayata İsyan Sözleri Sayfamızdaki Anlamlı ve Duygusal İsyan Sözlerini dilediğiniz gibi sosyal medyada Facebook,Twitter,İnstagramda paylaşabilirsiniz.
Bu Yazımızda:İsyan Sözleri,İsyan Sözleri Aşk,İsyan Sözleri,Hayata İsyan Sözleriİsyan Sözleri Anlamlı,İsyan Sözleri Facebook,İsyan Sözleri 2020,İsyan Sözleri 2019,İsyan Sözleri 2017,İsyan Sözleri Kısa,İsyan Sözleri Twitter,İsyan Sözleri İnstagram,İsyan Sözleri 2016,İsyan Sözleri Etkileyici,İsyan Sözleri Yeni,İsyan Sözleri İndir,İsyan Sözleri Paylaş bulacaksınız.
İsyan etme gökyüzü,benim kadar ağlayamazsın.
Ölmek için sebebim yok ama yaşamak içinde sınırdayım.
Sev sev sev nereye kadar! Biraz da sevilelim be arkadaş!
Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgunum.
Seni benim kadar sevenler, sana benim kadar hasret kalsın.
İsyan ediyorum çaresizliğe, bir çözüm ol isyanım çaresizliğe.
Adı var kendi yoklardan bıktık adı var kendi yoksa bende yokum.
Ağlama dik dur yüreğim. Git ve de ki, özledik ama daha ölmedik.
Hasretin acıya boğmuşsa beni; gelmezsen unutmak hakkım değil mi?
Anlamlı bir cümle kurmaya gerek yok anlamsız bir hayat yaşarken.
Sen geceyi bana bela ettin. Bense sana olan her şeye lanet ettim.
Dışımda kahkahalardan bir suret, içimde kan ağlayan bir çocuk var.
Seni benim kadar kim seviyorsa en az benim kadar sana hasret kalsın.
Edepli edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder. Mevlana
Bir şeyden çok eminim. Kendimi üzdüğüm kadar, kimseyi üzmedim hayatta.
İlk defa susuyorum sessizce. Oysa seni içime bağıra bağıra yazmıştım.
Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyorsan… Giderken aldığın ahlar dandır.
Dünyan öyle bir kararsın ki, seni aydınlatan tek ışık gözlerim olsun.
Ve bir gün kalem diyecek ki Bu kadar yazdığın yeter. Artık çiz gitsin.
Başını göğsüme yasladığında tek bir düşmanım vardır: geçip giden zaman.
Madem çaresizliğe hüküm giymiş bu hayat, o zaman ölmek için yaşamak gerek.
Sert rüzgârlar karanlık geceleri severmiş, aynen benim seni sevdiğim gibi.
Yok, kimseye isyanım, isyanım kendime nasıl kandım senin o tatlı sözlerine!
Samimiyet istiyorum artık. Boğuldum dili süslü ama yürekleri boş insanlardan.
Ömrümde yapabildiğim en güzel şey adına ve aşkına isyan etmek isyankâr olmak.
Sensizliğedir isyanım yoksa ne seni sevene düşmanım ne de seni sevdiğime pişmanım.
Ne “hoşçakal” ne de “mutlu” kal. İşte aynen benim gibi “çaresiz” ve “yalnız” kal.
Sevgimiz yavaş yavaş süzülen çisil çisil yağmur gibi ama ırmakları taşıran cinsten.
Başımı göğsüne yasladığım tek düşmanım bir zamanlar aşkınla yandığım sensin sevgili.
Gel isyanım ol, gel günahım ol, ne gelirse gelsin başıma sonunda sebep yeter ki sen ol.
Dünyada iki kör tanıdım; biri beni görmeyen şen, biri de senden başkasını görmeyen ben.
Aşk sevgiye isyanda, ağlıyor gökler, yavaşça güneş batmakta, gök karanlık ay ağlamakta.
Ecelle sözlü ölümle nişanlıyım tesadüfen doğdum yaşamak zorundayım alayına isyan kralına ölüm.
Ne zaman doğru yapsam kimse hatırlamaz, ne zaman yanlış yapsam, kimse unutmaz! Ne güzel dünya be!
Ben içimde yüz binlerce özlemimle her gün seni yaşıyorum, seni delicesine özlüyorum, sana doyamıyorum.
Eğer beni bu sokakta, bu semtte, bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben, gözlerinin daldığı yerdeyim…
Ne seni sevene düşmanım, ne de seni sevdiğime pişmanım, sadece senle olmak varken, sensizliğedir isyanım.
Gül bahçesinde geçse de ömrüm, inan üstüne gül koklamam gülüm, seni koklamak olsa da ölüm, uğrunda ölmeye değer gülüm.
Bir gün bir rüzgar eserse oralara benim sana olan sevgimi fısıldarsa kulağına unutma sende bana bir tutam sevgi yolla…
Yanına gelecek yüzüm yok, benim çoktan doldu tanrım günah defterim öyle çok günah işledimki ben isyan etti günah defterim.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak, sevgiler zamanla olgunlaşırmış… Bir gün gözlerimin içine bak anlarsın ölüler niçin yaşarmış…
Sarı giyer güneş olursun, mavi giyer deniz olursun, siyah giyer matem olursun, kim bilir belki bir gün, beyaz giyer benim olursun.
Sana seni anlatamam isyan edersin aşkı tekrar istemem ziyan edersin seninle vardım seninle soldum bir varlığım yok ki muradım olsun.
Yalnızlık gecelerin, ümit bekleyenlerin, hayal çaresizlerin, yağmur sokakların, tebessüm dudakların, sen ise yalnız benimsin bir tanem…
Rüyalarını gül yapraklarıyla yatağını papatyalarla süsledim, üzerini sevgiyle örtüp tüm kâbusları aldım ki en güzel rüyaları sen göresin.
Ağlamak isyansa her gün ağlıyorum, gülmek bir oyunsa o oyunu hiç bilmiyorum, sevmek suçsa beni affetme çünkü seni her şeyden çok seviyorum.
Seni düşünür, seni özlerim, sevgilerin özlemlerin derinliğinde ne olur kır şeytanın bacağını bir kez beni hatırla, bir sonbahar serinliğinde…
Güller hep ellerinde açsın ama dikenleri batmasın sevda hep seni bulsun ama seni yaralamasın mutluluk hep yüreğine dolsun ama beni unutturmasın.
Ağlamak isyansa her gün ağlıyorum, gülmek bir oyunsa o oyunu hiç bilmiyorum, sevmek suçsa beni affetme çünkü seni her şeyden çok seviyorum aşkım.
Ölsen bile benden kurtulamazsın kefen olur bedenini sararım. Yağmur olur üzerine yağarım. Çiçek olur mezarında açarım. Ölsen bile benden kurtulamazsın.
Yanında benden yakın başka biri de olsa, her şeyi inkar etmiş inandırmış olsan da ve ona duygulanmış sevdalanmış olsan da, biliyorum bu gece beni düşüneceksin…
Huzur içinde ellerimi kavuşturuyor ve bekliyorum,rüzgara,gelgite yada denize aldırmıyorum.Artık zamana yada kadere isyan etmiyorum,bana ait bana gelecek çünkü.
Kim bilir hangi akşam güneşle beraber bende söneceğim kim bilir hangi ellerden son suyumu içeceğim, belki göremeden öleceğim fakat yine de seni ‘ebediyen seveceğim.
Sevmek öyle bir şey ki onsuz bir hayat düşünmek bile zehir olur insana. üstüne üstelik hasret varsa sevgimin arasında… Dokunmayın içimdeki kimsenin duymadığı isyanıma!
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer, aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun? Etme! İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.-Mevlana
Bir gün benden ayrılırsan sanma ki ardından ağıt yakarım dünyaya bir pembe gözlük takıp sana şu lanet sözleri yağdırırım. Evlendiğin kişi Azrail, damatlığın kefen, kurduğun yuva mezarın olsun…
Önce düştüğümde kalkmayı öğrendim sonra aleve dokunduğumda acıyı sevmeyi öğrendim sevilmeyi sonra terkedilip beklemeyi sayende unutulmayı da öğrendim her şeyi öğrendim de yalnız unutmayı öğrenemedim.
Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım. Hiç bu kadar uzun susmadın sevdiğim. Hiç bu kadar uzun gitmedin bilmediğim yerlere, gözlerimi götürmeden yanında!