Söz denince Söz Üstadı Necip Fazıl’ın anmadan geçemezdik.Söz Üstadı Necip Fazıl’ın sözlerini sayfamızda sizler için derledik.Bu NECİP FAZIL SÖZLERİ sayfamızda ki En Güzel Necip Fazıl Sözlerini sizler için hazırladık.Sayfamızdaki Necip Fazıl Sözlerini dilediğiniz gibi facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşabilir,arkadaşlarınıza ve sevdiklerinize mesaj olarak atabilirsiniz.Yorum ve eleştirilerinizi bekliyoruz.Necip Fazıl Sözleri sayfamızda sizler için En Güzel En Duygusal ve Anlamlı Necip Fazıl Sözlerini hazırladık.Necip Fazıl Sözleri Sayfamızdaki Anlamlı ve Duygusal Necip Fazıl Sözlerini dilediğiniz gibi sosyal medyada Facebook,Twitter,İnstagramda paylaşabilirsiniz.
Kafdağı’nı assalar çeker de bir kıl,bu ifritten sualin kılını çekmez akıl.
İnsandır sanıyordum bu mukaddes yüke hammal;Hammallık ki sonunda ne rütbe var nede mal.
Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır.
Ayağın bir taşa takıldığında “Allah kahretsin” bile dememelisin, dua etmelisin ki taşa takılan bir ayağın var.
Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.
Çok sıkıldıysan hayattan bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir, yaşamak güzeldir.
Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi Hak’tan ayrılmaktandır.
Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır. ama İstanbul’u Bizanslılar almış deyip tekrar savaşır.
İnsanı olgunlaştıran yaşı değil yaşadıklarıdır.
Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette. İsteyen bu dünyada pişer isteyen ahirette.
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!
Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için göz yaşı Mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek…
Tanrı sizi korusun, bizi Allah korur.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.
Biz; ayağı şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.
Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; dünya beş para etmiyor.
Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişi de yoktur.
Ölüm güzel bir şey budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Hep nefis çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem; insandan kaçmak kolay, kendimden kaçabilsem.
Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır.
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.
İnsanın sevdiğini kaybetmesi dişini kaybetmesi kadar ilginçtir.Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.
Ölüm zorların zoru yaşamaksa ondan da zor.
Eğer tadını bilirseniz ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.
Ya İslam ile yükselir,ya inkarla çürürsün, bu yol mezarda bitmiyor gittiğinde görürsün.
İnsanı Olgunlaştıran Yaşı Değil, Yaşadıklarıdır..!
Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim.. Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim ..Dünya öküzün üstünde derler ama; dünyanın üstünde nice öküzler bilirim !…
Ömür ağaç dalında savrulan bir yapraktır; Ne kadar genç olursan ol sonun kara topraktır!
Geçti, istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar?
Bana çağ dışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Ölüm herkesin başına gelir , ama geç ama erken. Ya kazanırken ya da kazandığını yerken.
Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geleceksin.
Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım.
Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim!
Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda.
Elindeyse zamana dur geçme diye dayat, bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiç bir şey bizim değil.
Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur.
Seni affetmek hayatımın en büyük hatasıydı. Nereden bilebilirdim ki katilini affedersen seni yine öldüreceğini.
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!
Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için göz yaşı Mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek…
Sevdiğini belli et, gizlemek başkalarına fırsat vermektir.
Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara mı koşman gerek?
Öyle ucuz değil gül koklamak. Gül tutan ele diken batmalı, bir aşka gönül veren o aşkın kapısında yatmalı.
Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.
Benim ayağımın altıda müsait başımın üstünde nerede olacağını sen belirle...
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Hayatımızın Yarısını Uyuyarak Geçiriyoruz, Diğer Yarısını da Uyutularak…
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişir isen; hem yolunu kaybedersin hemde dostlarını.
Allah ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.
Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyor iken, ahiretteki hesabımızın vay haline.
Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıta yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?
Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamaz, yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
Gençlik… gelip geçti… bir günlük süstü; Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; Değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın…
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, namaz vaktinden başka, anını gözlediğim.
Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, imanını göster.
Her kahkahanda Allah’a teşekkür etmiyorsan, neden her ağladığında o’na kızıyorsun?
Zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat; ona yastıkta değil, secde yerinde rahat…
Kula kulluk etme! Unutma ki sen de kulsun. Ve gerektiğinden fazla önem verme! Yoksa unutulursun.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.
Zamanın çarkları sizi yürütüyor, zamanın çarkları beni öğütüyor..
Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Kendi kendimizin altında kalmamalıyız ki, cemiyetin üstüne çıkalım.
Önüne gelenle değil seninle ölüme gelenle beraber ol.
Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın.
Ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar
Biz bize gerici diyenlere ancak deh çekmek için gerideyiz.
Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır, kimileri de vardır aşkın en yücesini versen de aşağılıktır.
Sabır çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.
Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.
Ömrün ilk yarısı; ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da; ilk yarısının hasretiyle geçer.
Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün ah’ım” yok sana
Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam?
Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.
Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin,doymak bilmeyen ümmetiyiz .
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
Geçti, istemem gelmeni yokluğunda buldum seni.
Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anla ki yok Allah’tan başkasıyla yakınlık.
Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ‘ruhumuzu’ kilitlediler; ruhumuzu kilitlemek için Ayasofya’yı kilitlediler!
Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat; zift dolu gözlerde karanlık kat kat… Yalnız seccademin yününde şefkat; beni kimsecikler okşamaz madem; öp beni alnımdan, sen öp seccadem!
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken…
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir…
Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.
Geçti, istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?